Türk Ticaret Kanununda Tasfiye Sürecine İlişkin Yenilikler

6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda(mTK) tasfiyeye ilişkin hükümler daha çok kolektif şirket başlığı altında dar kapsamda düzenlenmişken, 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu(TK) ile birlikte tasfiyeye ilişkin yeni madde başlıkları ihdas edilerek kapsam genişletilmiştir.

Şirket tüzel kişiliğinin sona erme nedenlerinin gerçekleşmesi ile başlayan tasfiye süreci, şirket unvanın sicilden silinmesi ile son bulmaktadır. Sona erme hallerinin gerçekleşmesi ila başlayan tasfiye sürecine ilişkin iş ve işlemler genel kurulca seçilen tasfiye memurları eliyle yürütülmektedir. Genel kurulca tasfiye memuru belirlenmemiş ise, bu süreç yönetim kurulu üyelerince yürütülmektedir.

Bu çalışmamızda tasfiyenin amacı ve tasfiye memuru konusunda açıklamalarda bulunulacak olup, yeni kanunda tasfiye sürecine ilişkin getirilen yeniliklere de değinilecektir.

TASFİYENİN AMACI

Tasfiyenin amacı, şirketin faaliyette bulunduğu dönemde başlanmış olup da henüz sonuçlandırılmamış olan iş ve işlemlerin tamamlanması, şirketin borç ve taahhütlerini yerine getirmesi, şirketin varlıklarını nakde çevirerek borçlarını karşılaması şeklinde açıklanabilir.(TK.md. 291)

Eski yasada sona eren şirketin tasfiye haline girmeyeceği özel durumlar yer almaktaydı. Bunlar birleşme, anonim şirketin limited şirkete dönüştürülmesi ve bir kamu tüzel kişiliği tarafından devralınma şeklinde sayılmıştır. 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda ise eski yasadan farklı olarak sona erme halinde tasfiye sürecine girilmemesine ilişkin hükümler sınırlı sayı olarak sıralanmayarak kanundaki istisnalar saklı tutulmuştur(TK. md. 533/1).

Şirketin tasfiye haline girmesi ile birlikte hak ehliyetinin mi yoksa fiil ehliyetinin mi sınırlanacağı konusu doktrinde tartışılmaktaydı. Ancak yeni kanuna getirilen hüküm ile bu tartışmalara son verilmek istenmiştir. Buna göre, “tasfiye halindeki şirket, pay sahipleriyle olan ilişkileri de dahil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını “tasfiye halinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Bu halde organların yetkileri tasfiye amacıyla sınırlıdır(TK.md.533/2)” hükmü uyarınca tasfiye haline girilmesiyle birlikte değişikliğe uğrayan ve sınırlanan şirketin ehliyeti değil, organların yetkileri olmaktadır.

İflas halinde tasfiye, iflas idaresi tarafından İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır. Şirket organları temsil yetkilerini, ancak şirketin iflas idaresi tarafından temsil edilmediği hususlar için korurlar(TK.md.534).

TASFİYE MEMURU

Kollektif şirketlerde tasfiye memurları şirket sözleşmesiyle, şirketin devamı sırasında veya sona ermesinden sonra ortakların oy birliği ile seçilir. Bu hükme göre seçim olmamışsa, tüm ortaklar veya bunların kanuni temsilcileri tasfiye memuru sayılacaktır. Bununla birlikte, ortaklardan birinin istemi üzerine mahkeme bir veya birkaç tasfiye memuru atayabilmektedir. Tasfiye memurları ortaklardan veya üçüncü kişilerden olabilir(TK.md.273).

Anonim şirketlerde ise, tasfiye memurları şirket esas sözleşmesiyle veya genel kurulca belirlenebilir. Bu şekilde belirlenmez ise yönetim kurulu üyeleri tasfiye memuru olacaktır. Yine tasfiye memurları kollektif şirket hükümlerine benzer olarak pay sahipleri veya üçüncü kişilerden olabilecektir. Yönetim kurulu üyelerince, tasfiye memurları ticaret siciline tescil ettirilmelidir.(TK.md.536/1,2).

Şirketin feshine mahkemece karar verilmesi halinde tasfiye memurunun mahkemece atanacağına dair hüküm yeni kanun ile getirilen bir düzenlemedir.(TK.md.536/3). Mahkeme tarafından yapılan tayin aynı zamanda bir azil işlemini gerektirmektedir. Buna göre, mahkeme kanuni nitelikleri haiz bir tasfiye memuru atarken, mevcut tasfiye memurlarından birini görevden almalı ve onun yerine atamayı yapmalıdır. Bu husus mahkemenin takdirinde değildir. 6762 sayılı kanunda şirketin feshine mahkemece karar verilmesi halinde dahi, tasfiye işleri, esas sözleşme veya genel kurul kararı ile tasfiye memuru belirlenmedikçe yönetim kurulu tarafından yürütülmekteydi. mTK 442’de yer alan mahkemenin tasfiye memurunu atama yetkisi, ancak pay sahiplerinden birinin talebiyle ve haklı sebeplerin varlığı halinde mevcut tasfiye memurunun azledilerek yerine yenisinin atanması hali ile sınırlıydı.

TK’da temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şart koşulmuştur. Bu şartların aynı kişide toplanması gerekmektedir.

Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir. Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir(TK. md. 537/1-2).

Tasfiye Memurunun Görev ve Sorumlulukları Nelerdir?

Tasfiye memurları tasfiye süresince ortakların tasfiyeye ilişkin oy birliğiyle verdikleri kararlara göre hareket etmelidirler. Tasfiye memuru tasfiyeye yalnız başına yetkiliyse, bu durum kanunda öngörüldüğü şekilde tescil ve ilan olunur. Tasfiye memurları birden fazla ise, aksi genel kurul kararında veya esas sözleşmede öngörülmemişse, şirketin bağlanabilmesi için imzaya yetkili iki tasfiye memurunun şirket unvanı altında imza atması gereklidir.

Tasfiye memurları kendilerine tanınmış olan yetkilerini bir başkasına devredemez. Yetki devri, ancak belirli işlerin yapılabilmesi için söz konusu olabilecektir. Tasfiye halindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurları temsil eder.

Diğer yandan tasfiye işlerinin düzenli yürütülmesi ve güvenliği için gereken defterler de tasfiye memurlarınca tutulur. Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dahil belgeler on yıl süreyle sınıflandırılmış bir şekilde saklanmalıdır.

Tasfiye memurlarınca tasfiye sırasında elde edilen paraların şirketin süregelen harcamaları için gerekli olan dışındaki kısmı bir bankaya şirket adına yatırılmalıdır. Tasfiye halinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılmalıdır. Esas sözleşme ve genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça dağıtma para olarak yapılır.

Tasfiyenin son bulması ile tasfiye memurları ticaret unvanının sicilden silinmesini talep ederler. Tasfiye memurları, pay sahiplerinin yahut ortakların tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi istemesi halinde bu konuda açıklama yapmak ve talep edilmesi halinde imzalı belge vermekle yükümlüdürler. Tasfiye memurları, şirketin bütün mal ve haklarının korunması için basiretli bir yönetici gibi gereken önlemleri almakla ve tasfiyeyi en kısa sürede bitirmekle görevlidirler.

Tasfiye memurları; şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, gereğinde pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler. Ancak şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde durumu derhal şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirmelidirler.

Tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.

Tasfiye Memurunun Hakları Nelerdir?

Tasfiye memurları, esas sözleşmede aksi öngörülmemişse olağan ücrete hak kazanırlar. Genel kurul aksini kararlaştırmamışsa, tasfiye memurları şirketin aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler. Ancak önemli miktarda aktiflerin satılabilmesi için genel kurul kararı gerekmektedir. Tasfiye memurları görevlerine başladıkları esnada şirket mallarının değerini belirlemek için gerek duyulması halinde uzman kişilere başvurabilmektedirler.

Tasfiye memurlarınca çıkarılan ilk envanter ve bilançonun genel kurulda onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün malları ile defter ve belgelerine el koyarlar.

IV-TASFİYEYE İLİŞKİN YENİLİKLER

6762 sayılı mTK’da bulunmayan, fakat uygulamada benimsenen ek tasfiye, yeni yasayla kanun hükmü haline getirilmiştir. Ek tasfiye, tasfiye işlerinin tamamlanıp tasfiyenin bitirilmiş olmasına rağmen, daha sonra başkaca tasfiye önlemlerinin alınmasının zorunluluğunun doğması halinde başvurulan geçici bir tedbirdir. Ek tasfiye kararı ile yeni bir hukuki durum meydana getirilmemekte, alınması ihmal edilmiş tedbirler alınmaya çalışılmaktadır.

Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler(TK. md. 547/1). Tasfiye işlerinin son bulması halinde şirket yine sona erdirilecektir. Zorunluluk yoksa ek tasfiyeye gidilemeyecektir.

Mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiyesi için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir(TK. Md. 547/2). Ek tasfiye kararının tescili bildirici niteliktedir. Tescil üzerine şirket tüzel kişiliğini yeniden kazanır ve organlar yeniden çalışmaya başlar. Ancak, bu durum şirketin sona ermiş olduğu gerçeğini değiştirmez.

Tasfiyeye ilişkin getirilen bir diğer yeniklik tasfiyeden dönmedir. Tasfiyeden dönme, tasfiye haline giren şirket genel kurulunun, alacağı bir kararla, şirketi tasfiye gayesi güden bir şirket olmaktan çıkarıp, tekrar kar elde etme amacı güden ve varlığını devam ettiren bir şirket haline dönüştürmedir.

Genel kurulca tasfiyeden dönme kararının alınabilmesi için sürenin dolması veya genel kurul kararıyla şirketin son bulması gerekmektedir. Tasfiyeden dönme kararının sermeyenin en az yüzde altmışının oyu ile alınması gerekmektedir(TK. Md. 548).

Sona erme hallerinin gerçekleşmesi ile başlayan tasfiye süreci, unvanın sicilden silinmesi ile birlikte son bulmaktadır. Tasfiye sürecinin kanuna uygun olarak idare edilmesinden tasfiye memurları sorumludur.

Yeni Türk Ticaret Kanunu ile tasfiye sürecine ilişkin ek tasfiye ve tasfiyeden dönme müesseseleri getirilmiştir. Ek tasfiye kararı ile yeni bir hukuki durum meydana getirilmemekte, alınması ihmal edilmiş tedbirler alınmaya çalışılmaktadır. Getirilen yeni düzenlemeler ile uygulamada karşılaşılan aksaklıklar giderilmeye çalışılmış ve iki önemli konu hukuki zemine oturtturulmuştur.

Serbay MORAY

Gümrük ve Ticaret Müfettişi

Bu yazı Gümrük ve Ticaret Müfettişleri Mesleki Dayanışma Derneğinin yayın organı olan TEMA-TİC Ticaret Hukuk Dergisinin 4 nolu sayısında yayınlanmıştır.

Test

Form Gönderimi

Tamam